balkan karışman

Kimlik Rüyaları: Mekân,Göçmen ve Yapay Zekâ

Balkan Karışman


Karisman, dijital deneyselliği bilgisayar grafiği geçmişiyle birleştiren bir türetken sanatçıdır. Kentsel dokulardan, glitch estetiğinden ve gerçeklik ile illüzyonun etkileşiminden esinlenerek, analog ve dijital alemleri bulanıklaştıran spekülatif görsel anlatılar hazırlıyor. Çalışmaları, gündelik çevre hakkında merak uyandırıyor; sıradan ve gerçeküstü arasındaki gizli bağlantıları ortaya çıkarmak için “ya-eğer?” sorularını soruyor. Berlin’de yaşayan sanatçı, multidisipliner yaratıcılarla işbirliği yaparak teknolojinin insan nabzını kaybetmeden algıyı nasıl dönüştürebileceğini araştırıyor.

Bu kısa film fikri zihninde nasıl filizlendi? Filmde oldukça dışavurumcu bir hava var; seni bu duygusal yoğunluğa iten kişisel ya da toplumsal meseleler nelerdi?

Bu film, bir sergiye hazırlanırken tam da içinde bulunduğum durumu sorgulamamla ortaya çıktı. O dönemde Berlin’de uzun vadeli bir ev arayışındaydım. Şehirde kök salmaya çalışırken karşılaştığım belirsizlikler, bürokratik engeller ve sürekli değişen beklentiler beni hem zihinsel hem de duygusal olarak yoran bir sürece sürükledi.

Fiziksel bir mekân arayışından çok, bir kimlik ve aidiyet arayışını temsil ediyor. Kendi deneyimlerimle örtüşen bir şekilde, farklı evleri ziyaret etmek, farklı yaşamları ve ihtimalleri görmek, sonunda varılacak yerin belirsizliğiyle birleştiğinde, gerçeklikle hayal arasındaki sınırların erimesine sebep oldu. Modern şehir yaşamında bu arayış, giderek daha zor ve karmaşık hale geliyor. Bu yüzden film, fiziksel bir mekânın ötesine geçerek, varoluşsal sorgulamalarla iç içe geçmiş bir hikâye anlatıyor. Dışavurumcu anlatım ve sürreal imgeler, bu ruh halini yansıtmanın en doğru yolu gibi geldi. Gerçekle hayalin iç içe geçtiği, zihinsel ve duygusal katmanların eridiği bir dünya kurmak istedim.

Görsel sanatlarda yapay zekânın kullanımı hakkında ne düşünüyorsun? Bir dijital sanat üreticisi olarak, AI’ın sanat alanındaki varlığı senin yaratım süreçlerini, estetik anlayışını ya da ifade biçimlerini nasıl etkiledi? Kendi çalışmalarında yapay zekâyı ne ölçüde kullanıyorsun ve bu kullanım sana nasıl bir katkı sağlıyor?

Yapay zekânın sanat dünyasına girişi, tıpkı fotoğrafçılığın resim sanatını dönüştürmesi gibi, büyük bir kırılma yarattı. Sanatın emekle doğrudan ölçülmediğini bir kez daha kanıtladı. Artık mesele sadece nasıl üretildiği değil, ne anlatıldığı ve nasıl bir etki bıraktığıyla ilgili.

Benim üretim anlayışımda yapay zekâ doğrudan bir araç haline geldi. Sanat pratiğim, yalnızca görsel üretmek değil, görsel üretme sistemleri tasarlamak üzerine kurulu. AI, bana bu anlamda daha önce var olmayan imkânlar sundu. Eskiden var olan fotoğraf ve videoları manipüle ederek ilerlerken, şimdi hiç var olmamış imgeler yaratabiliyorum. Yapay zekâyı, tamamen sonuç odaklı bir üretim aracı olarak değil, yeni bir ifade alanı açan bir malzeme ve ilham kaynağı olarak kullanıyorum. Bu da sanat pratiğimi daha deneysel ve keşif odaklı bir noktaya taşıyor.

Yıllar önce seninle dijital sanat devrimi üzerine konuşmuş ve bu röportajı dergimizde yayımlamıştık. O zamandan bu yana köprünün altından çok sular aktı, özellikle yapay zekânın etkilediği en büyük alanlardan biri de görsel sanatlar oldu. Bugün baktığında, görsel sanatların geleceğini nasıl tahayyül ediyorsun? Bu dönüşüm sürecinde kendini ve sanatını nasıl konumlandırıyorsun?

Geçmişte, NFT’lerin sanat dünyasında yarattığı demokratikleşme dalgasını konuşuyorduk. O dönem devrim, sanatın nasıl satıldığı ve dağıtıldığıyla ilgiliydi. Bugün ise dönüşüm, sanatın nasıl üretildiğiyle ilgili. Yapay zekâ, üretim sürecini daha erişilebilir hale getirdi ve herkesin bir noktada yaratıcı bir üretici olmasını sağladı.

Bu erişilebilirlik, sanatın değerini nasıl etkileyecek, bunu zamanla göreceğiz. Ama ben özgünlüğün her zaman belirleyici olacağına inanıyorum. Yapay zekâ sanat üretimini hızlandırsa da, bir eserin ruhunu ve derinliğini hâlâ sanatçının vizyonu belirliyor. Ben de bu dönüşüm içinde kendimi, teknolojiyi araçsallaştıran ama insan dokunuşunu kaybetmeyen bir noktada konumlandırıyorum. Sanatın değişen yüzü, onu üreten kişinin bakış açısıyla anlam kazanıyor ve ben de bu özgünlüğü yakalamaya devam etmeye çalışıyorum.

Balkan Karışman
instagram: @_karisman
Röportaj: Tevfik Hürkan Urhan

Buy Me A Coffee

Dijital Sanat Devrimi: Balkan Karışman ile NFT üzerine bir söyleşi

Yaptığınız işleri hiç bilmeyen birine nasıl anlatırsınız?

Gerçek görüntüleri kullanarak ve onları manipüle ederek “türetken video sanatı” denilen bir türde işler üretiyorum.Generatif olarak da adlandırılan bu yaklaşım, sonsuz sonuçtan rastgele seçimleri mümkün kılıyor. Bu sayede işin son haline, eleme yaparak ulaşabiliyorum ve bu da süreci benim için daha heyecanlı kılıyor. Bu anlamda yaptığım işlere “deneme yanılmaya dayanan dijital yeni medya görselleri” diyebiliriz.

İşlerinizin kurgu ve inşa sürecinde etkili olan ana motifleri bizimle paylaşabilir misiniz?

Kullandığım bu yöntemin içeriğime iyi hizmet ettiğini düşünüyorum. Yaptığım sanat, tekniği ve ortamı açısından postmodern olarak kabul edilebilir. Tasarım estetiğim, dekonstrüktivist mimari, glitch-art ve op-arttan etkileniyor. Sanatımın içeriğine ve ana motiflerine gelecek olursak; sonsuzluk fikri üzerine tartışmaları tetikleyebilecek şekilde mekansal manipülasyonlarda bulunuyorum ve devamında da zaman algımızı sorgulamayı arzuluyorum.  Aksini algılasak da, zamanın başlangıcı veya sonu yok. Zaman tıpkı video sanatımdaki gibi, döngülü (loop halinde) ve sonsuz. Çalışmalarım izleyicinin varlığını gözetmeden döngüsel bir sırada dönüp duruyor. Bu bilinçli seçtiğim yaklaşım, sanatımın deklaratif olmak yerine yalnızca sürekli olağanlıkları yeniden yorumlayarak aktarmama destek oluyor. Sanat eserleri bu anlamda kendi kendilerine var olan parçalar olabiliyorlar.

NFT nedir nasıl işler?

Non-Fungible Token (NFT), en kısa tanımıyla başka bir eşi daha bulunmayan dijital varlıklardır. NFT’leri bir anlamda da, görsel, müzik, data, web sayfası, 3D obje ve benzeri verileri akıllı sözleşmelerle blockchain üzerinde tasdiklemek olarak düşünebiliriz. Bu anlamda NFT’leri koleksiyon parçalarına benzetebiliriz. Ben onları eskiden çok sevdiğim pokemon kartlarına benzetiyorum. Üzerinde kartın özelliklerini anlatan veriler var, görseli var. Kartın sabit bir parasal değeri yok ve kişiden kişiye el değiştirebiliyor. 

NFT nin yeni nesil koleksiyonculukta nasıl bir rol oynayacağını düşünüyorsunuz?

NFT platformlari kolektörler için daha liberal bir market oluşturuyor, hem kolektörün sanatçıya, hem de sanatçının kolektöre ulaşması kolaylaşıyor. Sanatçıların yerel sınırlarını ortadan kaldırıyor ve dünyanın pek çok farklı yerinden başka sanatçılarla ortak seçkiler içinde buluşmalarına olanak veriyor. Bu sayede koleksiyonlarin çeşitlilik içerisinde olmasını sağladığını düşünüyorum. 

Bir sanatçı olarak bu platformu tercih etmenizin altında yatan sebepler neler?

Sanatçı olarak dijital sanat platformlarını ve NFT’yi tercih etmemin sebebi fırsat eşitliği, sanıyorum benim gibi genç sanatçıların çoğu için ortaktır bu sebep. Konvansiyonel sanat marketinde sanatçının koleksiyoneri ile buluşması aracı kurumlar gerektirirken; NFT dijital sanat platformları bu bürokratik aşamaları ortadan kaldırıp, sanatçıyı izleyicisiyle en hızlı şekilde buluşturabiliyor. Bu da yeni başlayan ve henüz ismini duyuramamış yetenekli sanatçılara işlerini global bir şekilde gösterebilmeleri için olanak sağlıyor.

Hem sanatınız, hem de NFT platformu ile ilgili, ne gibi sorunlarla karşılaştınız? Bu sorunları aşmak için ne gibi yöntemler geliştirdiniz?

Özellikle yeni başlayan sanatçıların karşılaşacağı ilk sürpriz, işlem ücretleri olacaktır. İşin maddi boyutunun ötesinde bu işlem ücretlerinin neden verildiğini araştırdığımda ise bu ücretlerin kripto-madencilere ödendiğini ve bu madencilerin güçlü bilgisayarları kullanarak fazlasıyla elektrik enerjisi harcadığını gördüm. Bu sorun hem vicdanımı sızlattı hem de sistemin varlığının ekolojik etkilerini sorgulattı. Neyse ki her ağ çevreye zararlı değil ve bu işlem ücretleriyle yürümüyor. Ben de daha çok böyle platformlara yönelmeye çalışıyorum. 

Bu noktaya gelene kadar yolda neler buldunuz? İlerisi için neler bulmayı umuyorsunuz?

NFT sürecimde bu noktaya gelene kadar, ki hala ilerleyecek çok yolum var, yaptığım sanatın dünyanın farklı yerlerinden çok değişik zevklere ve koleksiyonlara sahip çeşitli insanların ilgisini çektiğini, merak uyandırdığını ve takdir aldığını gördüm. Ayrıca dijital sanat platformları üzerinden bir sanat komünitesinin oluşturulduğuna tanıklık ettim. Dijitalleşen sanatsal aktivite, global işbirliklerine de olanak sağlıyor. NFT’ler, gelecekte çok daha iç içe olacağımız sanal gerçeklik ve oyun dünyalarındaki yerimizi hazırlıyorlar. Sanat dünyasının en çok konuşulan olayı olan NFT’lerin şimdilik tahmin edemediğimiz daha pek çok alanda da karşımıza çıkacağına inanıyorum ve bu alanların bizi nerelere götüreceğini heyecanla bekliyorum.

Şu ana kadar yaptığınız hatalardan neler öğrendiniz? Yeni başlamak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?

Platformlara ilk girdiğimde, yaptığım işlerin varlıksal ve ekonomik değerine emin olmadığım için kendimi konumlandırmakta zorlandım. Türkiye’deki sanat dünyasındaki gibi işlemeyen bu sisteme alışmak biraz zaman aldı. Geçmişe dönüp baktığımda, ilk işlerimi, biraz da bu furyanın yarattığı heyecanla, bir an önce elden çıkarmak derdinde olduğumu fark ediyorum. Şimdi ise, bu süreçlerin aceleye getirilmemesi ve sabırlı olunması gerektiğini düşünüyorum. Yeni başlamak isteyenlerin neden ve nasıl bu alanda var olmak istediğini düşünmesini, sosyal medya üzerinde paylaşılan rekor satışların onları duygusal olarak etkilemesine izin vermemelerini tavsiye ederim.